Öncelikle, mesleğimizin kötü anılması bizi son derece rahatsız ediyor. Bu düzenlemelerden herhangi bir rahatsızlık duymuyoruz, çünkü her iş sürecinin daha iyi verimli olmasını biz de istiyoruz. Hakikaten olması gerekenler yapılsın. Bizim isteğimiz, mesleğimize zarar veren kişi ve kuruluşların bu alandan uzaklaştırılması. 4 Bakanlığın ortak çalışması ile bir Yönetmelik ortaya çıktı. Güzel düzenlemeler de var. Ankara’da düzenlenen çalıştayda, sahada yaşadığımız sorunlar doğrultusunda, neler olması gerektiği yönündeki görüşlerimizi ifade etmiştik. Ancak gördük ki, sektörün, çocukların daha güvenli taşınması arzusu net, ama eğitime erişim ve taşımalı sistem muaf tutulmuş. Bu, esnafımız adına bir meslek mensubu olarak beni çok üzdü. Neden bu ayrım yapıldı, bu soruyu Bakanlıklara soruyoruz. 

Ayrıca kamera ve kayıt zorunluluğuna eleştirilerimiz var. Türk mühendisleri tarafından yazılım, donanımı ve üretimi yapılmış, 682 esnaf odası içinde Bursa Servis İşletmecileri ve Halk Otobüsçüleri Odası olarak tescilini aldığımız bir sistem var. Bu kamera ve kayıt sistemini (APS) biz ürettik. Yatırımımızı yaptık, Ar-Ge sürecini tamamladık ve Bakanlığımızdan da onay alarak ürettik. 

Yüzde yüz Türk markası ve üretimini yapmış haldeyiz. Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘yerli üretim yapın’ dedi, biz de bunu 6 yıllık bir mücadele sonunda ürettik. 4 bin 500 TL denilen bu ürünü, biz -araç takip sistemi de içinde- 2 bin 200 TL’ye her üretiyor ve takıyoruz. Ama 25 Ekim’de bir genelge yayınlanıyor ve ‘hayır, bu olmayacak’ deniliyor. Bizim üyelerimizin araçlarında takılı olan sistem ne olacak? Hani yerli üretimi destekliyorduk. 

Bürokratların tabana inmeden, araştırma yapmadan çıkartmış olduğu bu genelgeyi çok doğru bulmuyorum. Bu genelgenin tekrar gözden geçirilerek hem yerli ürünlerin tercih edilmesi ve şoför esnaflarına sorularak yeniden düzenlenmesi yerinde olacaktır. Bundan Sayın Cumhurbaşkanımızın da haberi olduğunu düşünmüyorum. Masa başında hazırlanan bu genelge servisçi esnafını ve bu maliyetleri yansıtmak zorunda olacağımız velileri çok olumsuz etkileyecek. Üstelik taşımalı sistemin bu maliyetlerden muaf tutulması yenir, yutulur bir şey değil. Orada can güvenliği faktörü yok mu? Haksız uygulamalara yönelik düşüncelerimi, çalıştayda, Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarına ilettim. Bu yapılan düzenlemenin hiç doğru olmadığını düşünüyorum. 

Yönetmelikte 7’inci maddenin korunması doğru oldu. Veli çocuğunu istediğine taşıttırabilme hakkına sahip. Mülki idare onayı getirildi. Artık siz şirket sahibi de olsanız, araç sahibi de olsanız gerekli şartlara sahip değilseniz onay verilmeyecek. Böylece bu meslek korunma altına alınacak. 7’nci maddeden rahatsızlık duyanlardan ben de rahatsızlık duyarım. Neden çekiniyorlar? 

Kovuşturma sürecinde dahi şirket sahiplerinin, ortaklarının ve araç sahiplerinin bu işi yapamayacağına yönelik düzenlemeyi de destekliyoruz. Eskiden elini kolunu sallayarak bu alana adım atılabiliyordu. Ama artık bunu yapamayacaklar. Firmalar artık rahat olsun. ■